Sunday, November 15, 2009

sekerli pazarlar

Gecen annemden duydum: 12 yasimda iken "6 yasimdan beri bu hayatla uurasiorum ve artik dayanamiorum" diye yumurtlamisim. o zaman su halimden daha akli basinda olduum cok asikarmis.
Simdi ise durum tam tersi, dayanamadiim bisey yok. Hayat'in tek duzelii ve sefilliinin ne sahane olduunu bilmek icimi ferahlatiyor. "Pazarlar'in 18 yildir ic kabartmasi ne muhtesem" artik sloganim. Evi cop ev yapmak ve icinde olmek aptal depresiflerin isi, o taraklarda hic bezim olmaz. Girisin 60 dolar olduu bi soho klubunde guzel arkadaslarimla locada siyanur yudumlayarak sahneden cekilmek benim planim. Sofistikenin basitliine asigim. Bayaaliin yuceliine, yalanlarin samimiyetine, sapkinliin masumiyetine, sogukluun sicakliina.
Bu post adrese teslimdir. O buralari okur mu bilemiyor ve umursamiyorum ama "seker" gibidir kendisi en acisindan. Pazarlarimi bi nebze de olsa ona ve itiraflarina borcluyum.

Sunday, October 4, 2009

Keşmer

Sadece tek bir söz için bir damızlığı seviyorsak; bir güzel ses için gerizekalının tekine secde ediyorsak; bunu yazan adamı sevmeme lüksümüz yok. Bak bizi anlatıyor.

"Bak, dayandım olmadı. Çek silahımı vur, elim belime varmıyor affet!...
Bugünüme kusrum var, dostum canıma mı kastın var?
Kim hekimse hakimim olsun. Tek duvara tek kafa depremim olsun.
Sus!... yaralama şansın var, Sago kaç!... firara hakkın var."

Açıklama deyu bile yazabiliriz bence bunu.

Tuesday, September 29, 2009

Benim İçin Büzülme

Geçen gün tanıştığım adamın kendini ispat etmek için harcadığı çaba olağanüstüydü. Cümlelerinin arasına es koymak yerine; "Ben gazeteci olduğum için.." yahut "Ben ilginç bir insanım, tanıdıkça anlarsınız..." cümlelerini sokmayı adet edinmiş. Bir günlük ömrü kalmış gibi bir çırpınma hali. Kendini kabul ettirme ateşi. Tüm bu ateş, isterse hektarlara yayılsın; tek bardak suya bakar: "Siktir git."

Sonra sustu ve hiç konuşmadı. Harika bir tabloydu, Piçasso görse elimi öper.

warmed but served chilled


Icinin icine siimadii anlarda; mesnetsiz hayvansi nese nobetlerini paylasirken, sinirden aaz dolusu kufretmenin arifesinde, gozune ilistirdiin plastik kasikla karsinda lafini geveleyenin gozunu cikarmaya nihayet karar verdiinde, gomlegini yirtip "yeter, pust" die bagirip mutlu oldugu iddasindaki zavallinin yanak etini yuzunden ayirma niyeti ile ayaga firlamak uzere iken...bir an durup, karsindakinin de senin gibi mutfaginda akdeniz tonlari, granitleri ile isvec agaci dolaplar kullandigi halde garajini cople doldurmus olabilecegi aklina gelir. Iste o an acimadan diil, ama muadilini bulmanin sevinci ile gulumsersin; cigerlerin sogutuluverir, hararetin ucar gider.

Monday, September 14, 2009

being silky chilled and smooth


detaylar son kez gozden gecirilir. Disler: gayet beyaz, ten yeteri kadar bronz, sac yeteri kadar umarsamaz/jilet kesim arasi uzunlukta, gogus yeteri kadar karindan onde...
dokundugun anda icini titreten ipek/yun karisimi takim asgari ucretin uckati kadar. Sana hediye edilmis olmasi midenin bulanmasini nispeten bastirabiliyor. basharfinle suslu tasli kol dugmelerin...evet ellerin cebindeyken bile isiltili. check...
yanik kahve ayakkabilarini ayni tondaki kemerle eslestirebilmek icin 2 gununu harcadiini unutma. bu 2sinin parasiyla insanlar araba taksidi oduyorlar. Kravat? tabi ki ipek, ama yeteri kadar canli olmadigi icin gri takimin ince somon cizgilerini ortaya cikarmiyor sanki. her an cikarilabilir. Sirf mukemmele yakin su kostumunu arzi endam ettirmen icin bu davete caarildiin bi gercek, bunu senin kadar birazdan seni V8 motorlu SUV'si ile alacak kadin bile biliyor. Ama sen onun bilekten bantli topuklu ayakkabisina takilmis, o da senin ayakkabilarinin isiltisi ile ilgileniyor olacaksiniz. birbirinizi cekici bulmaktan cok sinsice karsinin uyumlu giyinisini kiskanmakla alakali bi ilgi bu.
6 ay kar altinda kalan bi sehirde bu kadar nemli eylul ayi, bu takimi, saci ve durusu bozar korkusuyla oturmayip ayakta kendini aynanin karsisinda seyretmekte cok haklisin. 3. devirde donen tavan vantilatorunu ve 10 metrekare calisma odani bir kez daa gozden geciriosun. Seni korkutan isiltili bir sefillik icin lukse gomulmen degil, birgun sefaletini unutman. onun icin bu oyunu oynamakta beis gormuyosun. ne kadar iyi bir oyuncu oldugun farkedildigi icin de her yere davet ediliyosun. Hayat bayagi...sen bu bayagiliktan zevk alma noktasini sollayip bu zevki nasil kaybetmem sorusuna kitlenmis durumdasin. artik motton "neither lethargy nor euphoria."

Friday, September 4, 2009

being chilled

Zor zanaat vesselam...dememizi beklemeyin. Zinhar ole diil, nasil oldu onu bile zor kestirioruz. Ama kadinli, erkekli farkettimiz sey sogutulmus oldugumuz. Ne menem bi sey mi bu? onun da cevabini burda arioruz. yatiya bekleriz.